22 Ekim 2012 Pazartesi

Af öğrencileri için dersler değil şartlar zor


Ayşegül ÖMÜR

Öğrenci Affı olarak bilinen ve 2011 yılında yürürlüğe giren 6111 sayılı yasayla bıraktıkları yüksek eğitime devam hakkı kazanan 40-60 yaş aralığındaki yetişkin öğrencileri, derslerden çok derslere devam zorunluluğu ve okulların yetersiz koşulları yoruyor.
Kendilerini yeniden öğrencilik yıllarında bulan yetişkinler, artık eski yaşlarında ve ölçülerinde olmadıklarından, dersliklerin küçük ve sıraların sıkışık düzendeki yerleşimlerinden rahatsız.
Günde 4-6 saat arasında, ayak ayak üstüne bile atamadıkları sıralarda oturup ders gören yetişkin öğrenciler, sırt, bel ve boyun ağrılarından yakınıyorlar. Bu yaşta ders çalışmanın, sınavlara girmenin kendilerine zor gelmediğini ifade eden yetişkin öğrenciler, devam zorunluluğu olmaması halinde dersliklerde daha az zaman geçirerek, daha rahat uyum sağlayabileceklerini düşünüyorlar.
Devam zorunluluğunun yanı sıra, yetişkin öğrencileri, bazı derslerin çok erken saatlere konması, İletişim Fakültesi yerleşkesinde bir kütüphanenin olmaması, ders aralarındaki uzun boşlukları ve okulun fiziksel yetersizlikleri zorluyor.
Af öğrencileri, gençlik yıllarında bu gibi sorunları dert etmediklerini, ancak bulundukları yaş ve konumları gereği artık daha konforlu ortamlar aradıklarını, geç öğrencilikte en çok bu yüzden sıkıntı çektiklerini söylediler.

Yeniden Gazi İletişim’li olan bir grup yetişkine yönelttiğimiz “ Bunca yıl aradan sonra döndüğünüz öğrencilik hayatı size zor gelmiyor mu,  karşılaştığınız güçlükler nelerdir?” sorusuna verdikleri yanıtlar şöyle:
Faruk Şen (61), Çankaya Belediyesi Çevre Koruma Müdür Yardımcısı:
“Devam mecburiyeti olması ve bazı derslerin çok erken saate konması, aynı zamanda çalıştığım için iş yerine de gitmem gerektiğinden artı yük getiriyor. İşlerimi aksatmamak için cumartesi, pazar günleri mesai yapmak durumunda kalıyorum. Dersler arasındaki boşlukların uzun olması, fakültede bu boş zamanımızı değerlendirecek bir çalışma salonu ya da kütüphanenin olmayışı, bir arada ders gördüğümüz genç öğrencilerle aramızdaki büyük yaş farkı gibi nedenler beni zorluyor. Ama lisans eğitimimi tamamlamak, intibak yasası gereği iş hayatımda bana artı haklar sağlayacağından bu sıkıntılara değeceğini düşünüyorum”.
Erdal Şirvanlı (55), Emekli:
“Ben oğlumla aynı zamanda üniversite okuyorum. Çocuğum yaşındaki gençlerle aynı sıralarda oturmak, aynı ortamda bulunmak kolay değil, insanın zoruna gidiyor. Gençler davranışlarında çok rahatlar. Öyle ki, örneğin yemekhanede yemek yedikten sonra boş tabaklarını, artıklarını toplamadan masadan kalkıyorlar. Biz, önce pis masayı temizleyip öyle oturmak zorunda kalıyoruz. Bunlar bana çok ters geliyor”.
Serpil Peksağlamlısoy (40), Çalışmıyor:
“Kayıt aşamasında oldukça zorluk çekmiştim. Ege Üniversitesi İletişim Fakültesinden ön lisans diplomasıyla Gazi İletişime geçiş yaptım. Buna rağmen, tamamlamış olduğum ve muaf olmam gereken birinci sınıf İngilizce dersini kabul edilmediğinden yeniden okumak durumunda kaldım. Fakültemiz Gazi kampusünden uzak olduğundan, hem boş saatlerimizi değerlendiremiyor hem de etkinliklerden uzak kalıyoruz. Bazı derslerin sabah 8:30’da başlaması, evim çok uzak olduğundan bana çok zor geliyor.”
Özlem Ertan (41), EMESYS Ltd. Şti. Yöneticisi:
“Hem çalışıp hem okumak, aynı zamanda evdeki aile düzenini sürdürmek, devam mecburiyeti de olması nedeniyle bizi zorlayan etkenlerden. Ben üç sınıftan birden ders alıyorum ve bazı ders saatlerim çakışıyor. Bazı derslerimin de aralarındaki saatler çok uzun olabiliyor. Beklerken ders çalışacak bir yer olmaması, park yeri sorunu gibi fiziksel koşulların yetersizliği de diğer zorluklar”.
Hulusi Çay (55), Sayıştay Denetçisi:
“Derslerin işle birlikte yürütülmesi yorucu oluyor, ancak manevi tatmin duygusu veriyor. Bu benim ikinci üniversite tahsilim. Mezun olduğum Siyasal Bilgiler İktisat-Maliye Fakültesindeki derslerle şimdiki derslerin paralel olması bana kolaylık sağlıyor. Sınıf arkadaşlarıyla aramızdaki yaş farkı ve benim içine kapalı yapım nedeniyle yeterince bilgi alışverişinde bulunamıyorum. Devam zorunluluğu, dersliklerin ve okulun fiziksel yetersizlikleri bu yaşta eğitim görmenin zorlukları. Gazi Üniversitesi Ankara’nın köklü eğitim kuruluşlarından birisi. Buradaki şartları Türkiye’den soyutlamak mümkün değil. Burada bu kadar zorluk varsa, taşradakileri düşünemiyorum bile”.
 Satılmış Çayırlı (55), Bağkur Emeklisi:
“Geç yaşta öğrenciliğin bana zor gelen tarafı devam mecburiyeti. Yaş farkından dolayı genç öğrencilerin bizden rahatsız olabileceğini düşünüyorum. Üniversitede 08.30’da derse başlamayı çok erken buluyorum. Okulun fiziksel şartlarındaki yetersizlikler, öğrencilerin yararlanacağı bilgisayarların az sayıda ve genellikle arızalı durumda olması gibi olumsuzluklar hoşuma gitmiyor”.



11 Ekim 2012 Perşembe

Atalay: İletişimciler işsiz kalmayacak


Büşra DEMİRCİ

Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Mehmet Atalay, iletişim fakültesi öğrencilerine “Yılmadan çalışın, başaracağınıza inanın” dedi.

Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Mehmet Atalay  Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesinde düzenlenen "Basının Güncel Sorunları" konferansında iletişim fakültesi mezunlarının istihdam alanlarının aslında çok geniş olduğunu belirterek, öğrencilere ”Yılmadan çalışın, başaracağınıza inanın” dedi. Mehmet Atalay İletişim Fakültesi öğrencilerine “İşsizlik sorunu sizleri üzmesin, kamudaki her birimin, iletişim departmanına ihtiyacı var” diye konuştu. .

Basın İlan Kurumu’nun bünyesinde yeni açılan şubelere iletişim mezunlarının alındığını söyleyen Atalay,  kuruma en son eleman alımının 82 puanla kapatıldığını belirtti. Basın İlan Kurumu Genel Müdürü,  Anadolu’da bulunan basın kurumlarının elaman bulmakta zorluk çektiğini belirterek, “Anadolu şehirlerinde maaşlar düşük ama iş bulabilirsiniz” diye konuştu.

“70 milyonluk ülkenin 500 bin basın elamanı ihtiyacı var”
Basında şu an 100 bin eleman çalıştığını ve bunların sadece 10 binin sarı basın kartına sahip olduğunu belirten Atalay, kurum olarak iletişim mezunlarının haklarını korumaya çalıştıklarını söyledi.

 “Yerel basında gazete sayısını düşürterek kaliteyi artırdık”
Mehmet Atalay, yerel basında kurum olarak gazete sayısını düşürmelerinin kaliteyi artırdığını belirtti.  Yerel basının önemini vurgulayan Atalay, İstiklal Marşını ilk yayınlayan Açıksöz gazetesini örnek olarak gösterdi. Atalay, “Gazetenin İstiklal Marşı'nın yayımlandığı orijinal nüshası, Kastamonu Halk Kütüphanesi'nin arşivinde bulunuyor.  Mehmet Akif Ersoy Kurtuluş Savaşı sırasında, Açıksöz’de yazılar yazdı ve savaş döneminin hissiyatını konu aldı. Açıksöz’de şu an üç iletişim mezunu çalışıyor, bu durum beni çok sevindiriyor.” diye konuştu.

“Eleman alımı sırasında adaletsizlikler yaşanıyor”
Mehmet Atalay, Yayın kuruluşlarında söz hakkı bulunan kişilerin ”Oğlum Beşiktaşlı maçlara kolay girmesini sağlayın, arada sırada da haber yapsın” gibi ilginç istekleri olduğunu belirterek,  öğrencilere “Bu gibi haksızlıklar sizi karanlığa götürmesin, farklı olduğunuzu gösterin ve bu işi sizin hak ettiğinizi ispatlayın” dedi. Staj döneminin sadece okulun verdiği belgeyi doldurmak olmadığını vurgulayan Atalay, öğrencilerin staj dönemini daha ciddiye almaları gerektiğini söyledi.
Konferansın sonunda Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı  Prof.Dr. Zakir Avşar, Mehmet Atalay’a bir plaketle teşekkür etti.