Ayşegül ÖMÜR
Öğrenci Affı olarak bilinen ve 2011 yılında yürürlüğe
giren 6111 sayılı yasayla bıraktıkları yüksek eğitime devam hakkı kazanan 40-60
yaş aralığındaki yetişkin öğrencileri, derslerden çok derslere devam
zorunluluğu ve okulların yetersiz koşulları yoruyor.
Kendilerini yeniden öğrencilik yıllarında bulan
yetişkinler, artık eski yaşlarında ve ölçülerinde olmadıklarından, dersliklerin
küçük ve sıraların sıkışık düzendeki yerleşimlerinden rahatsız.
Günde 4-6 saat arasında, ayak ayak üstüne bile
atamadıkları sıralarda oturup ders gören yetişkin öğrenciler, sırt, bel ve
boyun ağrılarından yakınıyorlar. Bu yaşta ders çalışmanın, sınavlara girmenin
kendilerine zor gelmediğini ifade eden yetişkin öğrenciler, devam zorunluluğu
olmaması halinde dersliklerde daha az zaman geçirerek, daha rahat uyum
sağlayabileceklerini düşünüyorlar.
Devam zorunluluğunun yanı sıra, yetişkin öğrencileri,
bazı derslerin çok erken saatlere konması, İletişim Fakültesi yerleşkesinde bir
kütüphanenin olmaması, ders aralarındaki uzun boşlukları ve
okulun fiziksel yetersizlikleri zorluyor.
Af öğrencileri, gençlik yıllarında bu gibi sorunları dert
etmediklerini, ancak bulundukları yaş ve konumları gereği artık daha konforlu
ortamlar aradıklarını, geç öğrencilikte en çok bu yüzden sıkıntı çektiklerini
söylediler.
Yeniden Gazi İletişim’li olan bir grup yetişkine
yönelttiğimiz “ Bunca yıl aradan sonra
döndüğünüz öğrencilik hayatı size zor gelmiyor mu, karşılaştığınız güçlükler nelerdir?” sorusuna verdikleri yanıtlar şöyle:
Faruk
Şen (61), Çankaya Belediyesi Çevre Koruma Müdür Yardımcısı:
“Devam mecburiyeti olması ve bazı derslerin çok erken
saate konması, aynı zamanda çalıştığım için iş yerine de gitmem gerektiğinden
artı yük getiriyor. İşlerimi aksatmamak için cumartesi, pazar günleri mesai
yapmak durumunda kalıyorum. Dersler arasındaki boşlukların uzun olması,
fakültede bu boş zamanımızı değerlendirecek bir çalışma salonu ya da
kütüphanenin olmayışı, bir arada ders gördüğümüz genç öğrencilerle aramızdaki
büyük yaş farkı gibi nedenler beni zorluyor. Ama lisans eğitimimi tamamlamak,
intibak yasası gereği iş hayatımda bana artı haklar sağlayacağından bu
sıkıntılara değeceğini düşünüyorum”.
Erdal
Şirvanlı (55), Emekli:
“Ben oğlumla aynı zamanda üniversite okuyorum. Çocuğum
yaşındaki gençlerle aynı sıralarda oturmak, aynı ortamda bulunmak kolay değil,
insanın zoruna gidiyor. Gençler davranışlarında çok rahatlar. Öyle ki, örneğin
yemekhanede yemek yedikten sonra boş tabaklarını, artıklarını toplamadan
masadan kalkıyorlar. Biz, önce pis masayı temizleyip öyle oturmak zorunda
kalıyoruz. Bunlar bana çok ters geliyor”.
Serpil
Peksağlamlısoy (40), Çalışmıyor:
“Kayıt aşamasında oldukça zorluk çekmiştim. Ege Üniversitesi
İletişim Fakültesinden ön lisans diplomasıyla Gazi İletişime geçiş yaptım. Buna
rağmen, tamamlamış olduğum ve muaf olmam gereken birinci sınıf İngilizce
dersini kabul edilmediğinden yeniden okumak durumunda kaldım. Fakültemiz Gazi
kampusünden uzak olduğundan, hem boş saatlerimizi değerlendiremiyor hem de
etkinliklerden uzak kalıyoruz. Bazı derslerin sabah 8:30’da başlaması, evim çok
uzak olduğundan bana çok zor geliyor.”
Özlem
Ertan (41), EMESYS Ltd. Şti.
Yöneticisi:
“Hem çalışıp hem okumak, aynı zamanda evdeki aile
düzenini sürdürmek, devam mecburiyeti de olması nedeniyle bizi zorlayan
etkenlerden. Ben üç sınıftan birden ders alıyorum ve bazı ders saatlerim
çakışıyor. Bazı derslerimin de aralarındaki saatler çok uzun olabiliyor.
Beklerken ders çalışacak bir yer olmaması, park yeri sorunu gibi fiziksel
koşulların yetersizliği de diğer zorluklar”.
Hulusi
Çay (55), Sayıştay Denetçisi:
“Derslerin işle birlikte yürütülmesi yorucu oluyor, ancak
manevi tatmin duygusu veriyor. Bu benim ikinci üniversite tahsilim. Mezun
olduğum Siyasal Bilgiler İktisat-Maliye Fakültesindeki derslerle şimdiki
derslerin paralel olması bana kolaylık sağlıyor. Sınıf arkadaşlarıyla aramızdaki
yaş farkı ve benim içine kapalı yapım nedeniyle yeterince bilgi alışverişinde
bulunamıyorum. Devam zorunluluğu, dersliklerin ve okulun fiziksel
yetersizlikleri bu yaşta eğitim görmenin zorlukları. Gazi Üniversitesi
Ankara’nın köklü eğitim kuruluşlarından birisi. Buradaki şartları Türkiye’den
soyutlamak mümkün değil. Burada bu kadar zorluk varsa, taşradakileri
düşünemiyorum bile”.
Satılmış
Çayırlı (55), Bağkur Emeklisi:
“Geç yaşta öğrenciliğin bana zor gelen tarafı devam
mecburiyeti. Yaş farkından dolayı genç öğrencilerin bizden rahatsız olabileceğini
düşünüyorum. Üniversitede 08.30’da derse başlamayı çok erken buluyorum. Okulun
fiziksel şartlarındaki yetersizlikler, öğrencilerin yararlanacağı
bilgisayarların az sayıda ve genellikle arızalı durumda olması gibi
olumsuzluklar hoşuma gitmiyor”.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.