19 Aralık 2018 Çarşamba

Kitabın Sarrafları Sahaflar: Aşiyan Sahaf



Zeyneb Sueda YILDIZ


Ankara’da sahaf kültürünü devam ettiren sahaflardan biri de “Aşiyan Sahaf”.  Adilhan kitapçılar çarşısında 15 yıldır varlığını sürdüren bu dükkânda ikinci kuşak olarak sahaflığı devam ettiren Cantürk Coşkun, babası Ethem Coşkun ile Ankara’da başlayan sahaflık serüvenlerini anlattı ve sorularımızı yanıtladı.

    “Bizim evde mobilya değil kitap vardı.”


Sahaflığa nasıl başladınız?
2003 yılından itibaren babam Ethem Coşkun ile vefatına (2017) kadar Aşiyan Kitabevinde birlikteydik. Şuan ben ve kardeşim burada işleri devam ettiriyoruz. 16 yaşında Kocabeyoğlu pasajında Turhan Kitabevi’nde çalışmaya başladım. Kitaplar ile kendimi bildiğim andan itibaren içli dışlı olsam da gerçek anlamda okumaya 2005 yılında, babamın Aşiyanı tamamen bana emanet ettiği yaz, yoğun olarak başladım. Ben kitapların içine doğdum. Bizim evde mobilya değil kitaplar vardı. Yazmak istiyorsan okumaya başlaman gerek, 2005 yılından beri öykü de yazıyorum. Basılmış bir öykü kitabım da var.
Babanızın serüveninden de bahsedebilir misiniz?
Babam Ethem Coşkun,1970’lerin sonunda Ankara’ya gelmiş. Aslen Erzurum/Oltulu’dur. Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı’nda memurluk yaptı. Çocukluğundan beri kitaba karşı bir merakı hep olmuş. Dedesi ve babasından halk kitaplarını dinleyerek büyümüş. Ankara’da memurluk hayatı devam ederken Arapça kursuna başlamış ve bu kursun da sevkiyle pek çok insanla, kitap dostu ile tanışmış. Sonrasında Osmanlıca kitaplara olan ilgisini fark ediyor. Ve bir müdavim olarak sahaflar arasında ki yerini alıyor. Kişisel merakının sevki ile koleksiyonunu genişletmiş ve ilişkilerini de geliştirerek, memuriyetten emekli olduktan sonra Aşiyanı açtmıştır. 2003 yılından vefatına kadar bilfiil Aşiyanda idi.
Sahaf kelimesinin anlamı nedir? Sahaf kimdir? Ne yapar?
Sahaf kelimesi ile ilgili bir mutabakat sağlayabilmiş değiliz. Eski kitap satanlar da kendilerinin sahaf olduğunu iddia ediyorlar. Osmanlıca, Latince gibi dillerdeki kitapların, bugün çok kısıtlı okuyucu kitlesi tarafından ilgi gösterilen cari olmayan dillerle ilgili kitapların; muhtevası nedir? Nasıl alınır-satılır gibi konularda yol gösteren kişidir “Sahaf”. Nihayetinde bugün yapılabilecek sahaflık da budur aslında; eski kitapları satmak.
Sizce bir Sahaf nasıl olmalı? Belirli kalıplara sahip midir sahaflık?
Osmanlıcayı bilmek lazım, öğrenmek lazım. Eski harfli kitap yeni harfli kitap gibi değil, kitabın ismini bilmeniz yetmiyor. Kitabın tarihini bilmek, ketebe okuyabilmek de önemli. Kitabın baskısı, cildi hakkında bilgi sahibi olmalıdır sahaf. Mobilya ve antika mobilya gibi düşün, her birinin alıcısı da satıcısı da farklıdır. İşte, eserler arasındaki farkı, kıymet derecesini tayin edebilmek de illaki bir formasyon gerektirir. Sarraflar (kuyumcu) gibi.
Sahaflık yaparak para kazanılır mı?
Bu işten para kazanılır neden kazanılmasın. Geniş bir mekâna ve oldukça çeşitli ve çok sayıda kitaba ihtiyaç vardır. Günümüzde artık pek çok alanda olduğu gibi bizlerde internet üzerinden satış yapabilmekteyiz. Bu şekilde örneğin, Sivas’ta sahaflık yapan bir arkadaş Türkiye’nin pek çok yerinden geniş bir alıcı ağına ulaşmakta. Aynı durum alıcı konumundaki kişiler için de geçerli. Ama ilgi daha çok öğrenci ve akademisyenlerden gelmekte. Özel ilginin az olduğu kanaatindeyim, internet üzerinden de klasik satışta da aynı durum söz konusu. İnternet kitapçılığının pek çok artısı olsa da elbette bir kitabı görerek, hissederek almak her zaman apayrı bir duygudur. Kitapçıları gezmek bir ritüeldir kimilerimiz için. Kitap kokusu diye bir gerçek var.
 Bir sahaf için değer kıstası nedir?
Değer kıstası her eserin müşterisine göre belirlenen bir durum. Her eserin alıcısı farklı olduğundan her eserin değerini belirleyen kıstaslarda birbirinden farklıdır. Örneğin, bir eserin az bulunur olması ve satılabilme olasılığının yüksek olması genel bir değer ölçütüdür. Sahaf için koleksiyonuna kattığı her eser özel olsa da kendi ilgi alnından olan bir kitaba ulaştığında ayrı bir haz duyar. Raflara dizilen her eserin bir gün sahibini bulacağına inanılır.
Bir Sahaf’ın kitap, dergi gibi eserleri toplama, temin etme sürecini anlatır mısınız?
Ankara özelinde sınırlandıralım çünkü kitap temininde bulunduğunuz şehrin şartları hayli etkili olmaktadır. Benim kitapçılığa başladığım yıllarda Denizciler caddesine kitap getiren hurdacılardan elden alınırdı. Ankara’nın yeniden şehirleşme sürecine girdiği ve merkezin Kızılay’a kaymaya başladığı yıllarda, şu an Abdi İpekçi Parkının bulunduğu yerde Amerikan askeri üssü varmış, burada çalışan asker ve ailelerine ait yabancı menşeli eser sahafların ellerine ulaşmıştır. Bu üs de önemli bir kitap akışı kaynağı olmuştur Ankara için. Bunların haricinde, emekli büyükelçiler, eski bakan ve milletvekilleri veya koleksiyonerler elden eser çıkarmak istediklerinde bize haber verirler. Bu kişilerin vefatı gibi durumlarda da yine sahaflara haber verilir, eserleri inceleyip satın almaları için. Eski kitap yeni kitap gibi değildir. Bir yayınevine bağlı dağıtım ağına sahip değildir. Sirküle edilemez. Ne kadar eski basım bir kitapsa o kadar pahalı alınır ve satılır.
Kütüphanelerin toplu bir şekilde elden çıkarılması gibi durumlar olabiliyor. Siz bu şekilde toplu kütüphaneler alıyor musunuz?
Evet, haber aldıkça ve almaya değer gördükçe kütüphaneleri toplu şekilde alabiliyoruz. Bir önceki soruda bahsettiğim gibi durumlarda kütüphaneler satışa çıkarılabiliyor. Bir arkadaşım kısa zaman önce Diyarbakır’da vefat eden şair İhsan Biçici‘nin kütüphanesini almıştı. Kütüphaneleri toplu olarak almak hem daha ucuza gelir hem de pek çok değerli eserle karşılaşma olasılığı artar. Ben en son Muallim Halit Yaşaroğlu’nun kütüphanesinin bir kısmına sahip oldum. Yeğeni Aydın Yaşaroğlu tarafından satışa çıkarılmıştı.
Mezat… Nedir bu mezat? Sizin mezatlar hakkında düşünceleriniz nedir? Ankara’da bir mezat kültüründen bahsedebilir miyiz?
1980’lerde İstanbul’da yoğun bir mezat trafiği vardı. Hatta Sami Bey (Sami Özel),”İstanbul’da kıyı şeridi boyunca boşaltılan her yalıdan bir kitapçı kitap almaya gitti ve zengin oldu” diye anlatmaktadır. İstanbul’da yoğun bir kitap akışı var bizde o yok. Bu eski malzemelerin “açık arttırma” yoluyla satışa çıkarılması olayıdır kısaca “Mezat”. Bizim zamanımızda Ankara’da 50 civarında mezat tertip ettik. Mezatlarda babam Ethem Coşkun “Münadilik” (Mezat’ı yöneten kişi) yapmıştır. Müzayede ve mezat arasında ki en önemli fark sayıdır. Müzayedede mezatlara nazaran daha az eser daha ayrıntılı bir biçimde anlatılarak satışa çıkarılmaktadır. Ankara’da uzun zamandır mezat düzenlemedik. Mezat konusunu daha ayrıntılı şekilde ele aldığım bir yazım önümüzde ki ay “Dergâh Dergisi’nde” yayımlanacak.
 Bir de imzalı kitap meselesi var… Türk edebiyatından kimlerin imzasını gördünüz?
Benim şahsi kütüphanemde; Orhan Kemal, Cevdet Kudret, Nurullah Ataç, Halit Fahri Ozansoy imzalı kitapları mevcut. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın doktoruna imzalamış olduğu bir kitabı da kütüphanemde yer almakta. Bunlar haricinde Sabahattin Ali’nin, Nazım Hikmet’in imzalarını ve Özdemir Asaf’tan Peyami Safa’ya imzalı kitap görmüştüm zamanında. İmzalı kitabı nadir ve özel yapan o kitabın imzalandığı kişidir, çünkü o imza onun adına atılmış ve tektir. İki kişi arasındaki münasebetten dolayı değerlidir imzalı kitap. Ünik nüsha deriz biz bu şekilde isme imzalanmış eserlere.
Alınıp – satılmasına aracılık ettiğiniz en eski tarihli kitabı hatırlıyor musunuz? Sizin için kıymetli ve en eski kitap hangisi?
1729 yılında kurulan İbrahim Müteferrikanın matbaasında basılan 17 eserden 14’ü Rahmetli Turhan Polat’ta mevcut idi. Babam bu eserlerin satışında aracılık etmişti. Kitab-ı Cihannüma, Gülşen-i Hulefa, Vankulu Lügatı bu eserlerden bir kaçıydı.
Eski eşyaların önceki sahiplerinin yaşantısından, halet-i ruhiyesinden izler taşıdığına ve bunu ilettiğine inanılır. Eski kitapların da önceki sahiplerinden izleri bize taşıdığını söyleyebilir miyiz?
Elbette, sahafın ilgi alanı zaten eski olan. Eski de yaşanmışlık demek değil mi zaten çoğu zaman.
Hayatını değiştirecek “o kitabı” arayanlar için ne söylemek isterdiniz? O kitap var mı hakikaten?
 Hayatı değiştirecek kitap… Sanmıyorum. Yol gösterecek ya da çıktığınız yolda size eşlik edecek bir kitabın varlığından hiç şüphem yok ama.
Şu an hayatta olan yazarlar arasında okumaktan en keyif aldığınız isim kimdir?
İhsan Oktay Anar.
Kitapların niteliğindeki değişim ile okuyucu kitlelerin niteliklerinde de değişim olduğunu düşünüyor musunuz?
Şimdi kitapların üzerlerine basıyorlar 100. baskı 150. Baskı, bilmiyorum ki bunlar doğru rakamlar mı? Popüler kültür, popüler romanlar içinde de kendisi popüler olmuş tipler var. Bu popüler kültürde, bence kültür ithali söz konusu. Orijinal içerikler taşımıyor pek çoğu. Sahaflar pek itibar etmezler bu tarz şeylere. Elbette yaşadığımız toplumun ve işimiz gereği alıp okuruz bu eserlerden de ama sahaflar, popüler olandan ziyade eski olanla antika olanla alakalıdırlar. Herhangi bir edebiyatçının terekesinden çıkan bir mektup, bir yazarın başka bir yazara imzaladığı bir kitap veya yazdığı bir mektup gibi.
Kitap fuarlarına sahaflar da katılmaya başladı son dönemlerde. Kitap fuarları hakkındaki görüşleriniz nelerdir?
İşlevsel olarak bakarsak, internet kitapçılığı ile birlikte işlevlerini yitirdiklerini düşünüyorum. Erişim rahatlığı ve fiyat olarak bakıldığında internet kitapçılığı çok daha cazip. Lakin fuarlar bir kültürün ürünü ve her zaman kendine ait bir kitleye sahip oldu, olmaya devam edeceğini de düşünüyorum. Sahaflar açısından değerlendirirsek, fuarlarda hak ettikleri ilgiyi görmez sahaf stantlarındaki ürünler. Yine de daha çok insana ulaşmak açısından hala geçerli bir yol fuarlar. Fuarların en büyük farkı; eğer gelecekse yazar, yazara kitap imzalatmaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.