25 Aralık 2012 Salı

MELEK YOKSA ŞEYTAN MI?


Masumiyet sizce kaybedilir mi yoksa kazanılır mı?

Rukiye ELMALI
Zaim Güvenç iyi bir senarist iyi bir yönetmen iyi bir oyuncu, çok yönlü bakış açısıyla kendisini geliştirmiş entelektüel bir sanat adamı. Sanata duyduğu aşkı, yeteneği ve emeğiyle harmanlayarak karşımıza çıkaran Güvenç, Melek Yoksa Şeytan mı adlı yeni filmini anlattı.

Bu sektöre ilk nasıl adımı attınız?
Öncelikle oyunculukla başladım. Ve ardı ardına gelen bir dizi gelişme beni en son yönetmenliğe kadar taşıdı. Gazi Üniversitesinde okurken bir hocamız bize “Cümleleri görsel olarak düşünün” demişti. Ben zaten kendi sinema filmimi yapmayı hep istemişimdir. Bu cümle başlangıç noktasıydı ve çok çalıştım. Oyunculuk daha sonra kısa filmler, diziler, uzun metraj filmler geldi.


Senaryo yazarken nelere dikkat ediyorsunuz?
Karakter oluşturmayı seviyorum. Toplumu ve yereli de göz önünde tutarak ortaya bir şeyler çıkarıyorum. Tiyatro oyunlarını yazarken oyuncularıma göre roller yazıyorum; onların bunları nasıl oynayacağını düşünüyorum. Güldürü ya da dram her ne yazıyorsam; en çok gözlem gücünün süzgecinden geçmiş gerçeklik duygusunun önemini iyice kavrayarak senaryolarımı oluşturuyorum.
Sinema ve tiyatro için senaryolar yazıyorsunuz; peki tiyatro ve sinema senaryosu arasında farklar var mı?
Elbette var ama genel olarak bakıldığında oyunculuk özünde aynıdır. Mesela teknik farklılıklar vardır. Tiyatro seyirci ile birebir canlı olarak icra edilen bir sanat dalıdır. Tiyatro yazarken seyirci ile kontak kurmak önemlidir. Sinema ise tüm sözcükleri görsel olarak düşünmeniz gereken bir sanat dalıdır. Ve daha birçok fark vardır elbette! Örneğin hiç konuşmadan sinemada bazı şeyleri görselliğin gücüne dayandırarak anlatmanız mümkündür.
Başrol oyunculuğunu sizin yaptığınız Melek Yoksa Şeytan mı? Filmiyle vizyona girmeye hazırlanıyorsunuz, oyuncularınız kimlerdi?
Kendi ekibimizdendi oyuncularımız! Deniz Güvenç, Merve Aslan, Gözdecan Karaduman, Talha Yayıkçı, Sevgi Uz ve Akın Sevgör' le beraber rol aldık. Yine Haluk Cömert, Bülent Aksoy, Hasan Ballıktaş ve Halil Esen.
Neden tüm oyuncularınızı kendi ekibinizden seçtiniz?
Kendi ekibimizle çalışmak istedik hepsi bu! Emek ve gönül filmi oldu filmimiz!


“Melek yoksa şeytan mı” filmi sizce halk tarafından nasıl tepkiler alır?
Tabi beğenen ve beğenmeyen de olacaktır. Sanatsal ve gerçekçi bir hikâye bizimkisi! Büyük emekler sonucunda ortaya çıktı filmimiz! Halkımız filmimizi bağrına basacak; bundan eminiz.
Film müziklerinizi kimler hazırladı?
Filmimizin müziklerini her şeyden önce OSSİ Müzik’in sahibi Sayın Hakan Eren’le iletişim kurarak hazırladık. Sayın Eren hiç beklentisiz şarkıları bizlere verdi. Şarkıların her biri çok değerli!
Funda, Soner Arıca, Ersan Erdura, Bilgen Bengü, Meral-Zuhal, Seçil Heper, Sadık Karan, Merih Ermakastar gibi çok kıymetli şarkıcıların şarkıları filmimizde yer almakta! Bunu Sayın Hakan EREN’e borçluyuz.
Ayrıca müzik konusunda Umut Şahin ve Deniz Şahin’in “Denge” adlı eserleriyle Hakan Baykal ve Akın Sevgör’ün müzikleri de filmimize büyük katkı sağladı.
Filminizi kısaca özetler misiniz?
İki kız kardeşin başından geçen olaylar üzerinden gelişen film aslında toplumdaki bir çok karakterin hikayesini, ama daha çok çaresizliğini bizlere anlatıyor. En başta Saadet'in dramatik hikayesiyle açılan film bir anda seyir değiştiriyor ve bizler kendimizi iki genç kızın yaşamlarının içinde buluveriyoruz.
Giderek içtenliğini, mücadele etme gücünü kaybetmiş bir toplumun içinde; hiçbir değere yaslanmadan öylece yaşayıp giden insanların hikayesi bu! Öte yandan iki genç kız; yani Nil ve Masal diğerlerinden farklı olarak filmin sonuna kadar mücadelelerinin izini sürüyorlar. Onların bu tavrı zaman zaman diğer karakterlerin dönüşümünü de sağlıyor elbette! Özellikle de Memo’nun!
Filmde olaylar öylesine gelişiyor ki; iki genç kız güçlerini tükettikleri yerde çıkışı birbirlerine tutunmakta buluyorlar. Tam da bu noktada Nil Masal'a Masal Nil'e dönüşüyor sanki!
Nihayet kahramanlarımız toplumsal baskılara inat; toplumun katmanlarını birçok zarı ard arda soyar gibi yaşadıkları sürecin sonucunda masumiyet duygusuyla buluşuyor.
Film seyircisine ‘’Masumiyet sizce kazanılan mı yoksa kaybedilen bir şey mi?’’ sorusunu soruyor. Bir başka deyişle soru şu Melek Yoksa Şeytan mı? Filmi izledikten sonra ruhumuzdan sökün eden duygular bizleri bir başka mecraya taşır mı taşımaz mı? Müthiş bir finalin ve sürprizlerin art arda yaşandığı filmi izleyin ve sizler karar verin.
Unutmayalım, masum bir niyet kocaman bir çığlıktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.