Türkiye,
internet sitelerinde “skandal “ başlıklarıyla servis edilen, kimin, neden
koyduğu belli olmayan ses ve görüntü kayıtlarıyla çalkalanıyor. Bu seslerin ve
görüntülerin gizli kaydedildiği belirtiliyor. Bazı siyasetçilerin istifalarıyla
sonuçlanan bu olaylarda görüntü veya ses kaydeden kişiler bulunamıyor.
Hüseyin KAPLAN
İnsanların özel
yaşamlarının siyasi tehdit malzemesi yapılmasının son derece açık hale geldiği
seçim öncesi dönemdeyiz. Siyasetçilerin profesyonel yaşamları dışında kalan ve
kamusal yararı ilgilendirmeyen özel yaşamlarının politikada kullanılmasının
teknolojik ve hukuksal boyutun konunun uzmanlarıyla görüştük.
Ankara
Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Bilgisayar Bölümü öğretim üyelerinden Doç Dr.
Süleyman Tosun, insanların haberleri olmadan görüntülerinin veya seslerinin nasıl
kaydedildiğini şöyle açıkladı:
“Bu türdeki cihazlar ikiye ayrılır. Bir kısım
cihazlar dahili hafızalı cihazlardır, bunlarla sadece cihazın hafızası kadar
kayıt yapılabilir. Diğer kısım ise kablosuz bağlantı ile veri aktarımı
yapabilen cihazlardır. Bunlar ile istenildiği kadar kayıt yapılabilir. Çünkü
veri aktarımı yapılan yerde sürekli disk değiştirilerek veya görüntüler çeşitli
şekillerde depolanarak kayıt yapılabilir.
Son dönemlerde
teknolojinin gelişmesiyle kayıt cihazlarının boyutu da oldukça küçüldü. Örneğin
bir ses kaydı cihazı küçük bir nohut tanesi kadar olabiliyor. Bu şekilde bir
cihazın fark edilmesi neredeyse imkansızdır. Aynı şekilde bir nohut boyutunda
kameralar da vardır, yalnız bu kameraların kayıt yaptıkları diskler kendilerine
göre çok daha büyüktür. Bunun için de bağlantı olarak ya kablo kullanılır veya kablosuz
bağlantı dediğimiz wireless, bluetooth, gsm veya analog sistemler
kullanılmaktadır.
Özel yaşamın
gizliliği konusunda Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu
ise şunları söyledi:
“Biz Türkiye Barolar Birliği olarak anayasa
ile sabit olan tüm hükümlerin peşinde ve uygulanmasının takipçisi olduk.
Anayasada da vatandaşlarımızın özel hayatları, aile hayatları 20. Madde ile
teminat altındadır. Gerek devlet olsun gerek kişiler olsun vatandaşların özel
hayatlarına müdahale edemezler. Bu anlamda insanların gizli bir şekilde
görüntülerinin veya seslerinin kaydedilip bunların ifşa edilmesine kesin bir
dil ile karşıyız. Bu zamana kadar bu şekildeki tüm davalarda anayasadaki
hükümler çerçevesinde dik durduk ve kesin bir dil ile bu durumun meşru
olmadığını savunduk..”
CHP Eskişehir
Milletvekili ve Anayasa Profesörü Süheyl
Batum ise özel yaşamın gizliliğini sağlama konusunda devletin yükümlülüklerini
şöyle açıkladı:
“İnsanların özel
hayatlarının gözetlenmesi kabul edilir bir tutum değildir. Devlet bu konuda
halkına güvence vermekle yükümlüdür. Fakat ne yazık ki Türkiye’de bu konuda
talihsiz durumlar oluşabiliyor. İnsanların bilgileri olmadan görüntülerinin
alınması ve bunların tehdit unsuru olarak kullanılması son derece çirkindir.
Türkiye bu konuda gerçekten geri kalmış durumdadır. Devletin en önemli
görevlerinden birisi insanların her anlamda güvenliğini sağlamaktır.”
Hollanda yüksek
mahkeme yargıçlarından Nico Tujin de özel yaşamın korunması konusunda Hollanda
örneğini anlattı:
“Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde
belirtildiği üzere insanların özel hayatlarına müdahale edilmez. Biz Hollanda’da
kesinlikle bu ilkeye çok önem veririz. Vatandaşların özel hayatlarına müdahale
edilmemesi konusunda titizlik gösteririz. Örneğin bir kişinin takip edilmesi
gerekiyorsa bu kişinin bilgileri iki hafta içinde bizim izin vermemizle elimize
ulaşır. Bizim iznimiz dışında güvenlik güçlerinin böyle bir işlemi yapma
yetkisi yoktur.
Bizler de bu işlemi terör, cinayet, yolsuzluk ve bunun gibi
önemli konularda yaparız. Bunun dışında kesinlikle insanların telefon
görüşmeleri ve görüntülerinin kaydedilmesine müsaade edilmez. Bununla beraber
elimize gelen belgelerde özel hayatın kapsamına giren belgeler bulunuyorsa
sadece hukuka aykırı kısmıyla ilgileniriz. Ve eğer şüphelinin suçsuzluğu
kanıtlanırsa bu elimizdekileri kesinlikle imha ederiz ve imha edildiğinden emin
oluruz. Suçlu bulunması durumunda da bu veriler asla üçüncü kişilerle
paylaşılmaz, titiz bir şekilde korunur. Suçlu bile olsa özel hayatın gizliliği
bu kişiler için de geçerlidir.
Fakat güvenlik
güçlerinin bilgisi olmadan kötü amaçlı kişilerin yaptığı kayıtlar ve bunların
paylaşımı söz konusu oluyor. Burada paylaşımı yapan gazetelere ve internet
sitlerine karşı bir yaptırım olmuyor. Basının özgürlüğü ilkesi de burada ortaya
çıkıyor.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.