Fatih SARIKAYA
Ankara’nın Altındağ
ilçesinin Önder mahallesinde son zamanlarda bir insanlık dramı yaşanıyor. Bu
mahallenin özelliği ne diye sorarsanız; yıllardır süren savaştan kaçan Suriyeli
göçmenlerin açlıkla yoksulluğun birleştiği, kimsesizliğin verdiği korku ve aynı
yaşamı paylaştıkları komşularından gelen tehlikelerin olduğu, bir çıkmazlık
içerisinde yaşam mücadelesinin merkezini barındırıyor olması.
Burası Suriye’nin herhangi
bir şehrini aratmıyor; gecekondular, yıkık, harabe binalar ve yıkılmak için
bekleyen evler, burası aynı zamanda kentsel dönüşümün olduğu bir yer. İşte bu
ortamda yol alırken sokak aralarında koşturan Suriyeli çocukları, şehirde
hayatını dilencilik yaparak karşılayan annelerini babalarını evlerine dönerken
görüyoruz. Yaşadıkları acıları bir kenara koyup yeni bir yaşamın perdesini
aralayanların görüntüsü, baktıkça derin duygular veren, konuşmasalar da
yüzlerinden haykıran sözleri hissedebileceğiz suretler beliriyor adeta.
Önder mahallesinde,
Türk nüfusunun varlığını halen sürdürmeye çalıştığını, ama birçoğunun
Suriyeliler geldikten sonra mahalleyi terk ettiğini, kalanların ise esnaf
olarak ya da zor koşullarda hayat mücadelesi verdiklerini öğreniyoruz.
Mahallenin
en işlek caddelerinden biri Çamlıtepe’de pastane işleten Zülfikar Karatepe son
bir yıldır mahallenin geldiği bu konumu bize anlatıyor:
‘’Burası
iki sene önceye kadar Ankara’nın yerlilerinin kaldığı bir yerdi. Zaten mahalle
çok eski gezerken görmüşsünüzdür. Çoğu yerel halktan birbirimizi tanırdık ve
belli ölçülerde akrabalık ilişkilerinin de olduğu bir yerdi. Burada yaşayan
insanlar yoksul, hayat şartları çok düşük, zor işlerde çalışır, aldıkları
paralarla anca geçinirler, ya kâğıt toplayıcısı ya da işportacılık yaparlardı.
Çok eskiden İç Anadolu’dan göçüp geldik şimdi durum içler acısı tabi. Birkaç
yıl öncesine kadar Suriyeliler gelmeye başladı, onlar geldikçe mahallenin
gerçek sahipleri birer birer buradan gitti.’’
Suriyeliler
geldikten sonra basında da sık sık kavga ve ev yakma haberleri yer aldı iki
halkı bu duruma getiren nedir?
‘’Suriyeliler
geldikten sonra malum Türk insanı biraz şüphecidir ve doğruyu söylemek
gerekirse pek de kabullenmek istemediler. Benim burada arkadaşlarım vardı arada
bana gelir bu durumdan hoşnut olmadıklarını söylerlerdi. Bunların yaşam tarzları
pek hoşlarına gitmezdi. Suriyeli gençler bir araya gelir kalabalık bir şekilde
gezerler e tabi mahallenin gençleri de kendilerince kabadayılık yapınca ilk
tartışma bu şekilde çıktı.’’
Suriyelilere
iftira atıldı
‘’
Her geçen gün işler daha da karışmaya başladı polise haber verdiğimizde bizi
teskin etmeye çalışıyorlardı. Burada herkesin eşi, çoluğu çocuğu var hava
karardı mı kimse sokağa çıkmamaya başladı. Tabi ortam gergin ama bu durum
basında yer almadı ya da göstermemeye çalıştılar. Bir gün akşam mahalle halkı
toplandı neymiş Suriyeli biri bir kızı taciz etmiş başka biri hırsızlık yapmış
diyor neyse olan oldu adamların evini yaktılar yazık oldu o insanlara.’’
Zülfikar Karatepe’nin anlattıkları
Önder mahallesine mahsus olan bir durum değil, Türkiye’nin dört bir yanında
Suriyeli göçmenlerin maruz kaldığı tehlikeyi gözler önüne seriyor.
Mahallede dolaşırken
Suriyeli bir gence rastladım Amir Rahmani 22 yaşında ailesi ile 2 yıldır bu
mahallede yaşıyor. Eskiden garsonluk yapmış, inşaatlarda çalışmış, ancak şu an
işsiz, ‘iş arıyorum’ diyor. Ama kimse yardımcı olmuyormuş. Amir ile mahalledeki
Suriyelilerin yaşamları hakkında sohbet ettik. Uzun süredir mahallede olduğu
için sorularıma içtenlikle yanıt verdi.
Amir,
Suriye iç savaşı ile ilgili çok şey söylendi az çok neler yaşadığınızı tahmin
edebiliyorum, göç etme serüveninden biraz bahsedebilir misin?
Biz
ailece Suriye’den kaçmadık, ilk önce ben orayı terk ettim, sınır geçmek çok
zor. Kalabalık gidersek yakalanma, diğer silahlı gruplara fark edilme durumu
var. O yüzden ben kaçmayı denedim ve bunu başardım. Urfa’da akrabalarımız var
onları buldum onlarda kaldım bir süre, sonra ailemi parça parça Türkiye’ye
getirdim. Halep’ten dostlarımız bizden çok önce buralara geldi. Ankara’ya
gelmek de onların desteği ve yardımı ile oldu.
‘Devlet
bize sizi bu ülkeye aldık gerisini siz halledin diyor’
Buradaki
Suriyeli ve Türk komşularınız ile ilişkileriniz nasıl?
Buradaki
Suriyeliler bizim zaten dostlarımız akrabalarımız aynı Halep’teki gibi bir
sorun yaşamadık, çabuk alıştık buralara. Türklerle ise siz de biliyorsunuzdur
belki biraz sıkıntılı geçti, ilk başta bizleri burada istemediler. Yanlış
anlamayın ama kötü davrandıkları oldu, biz çok üzüldük, sonuçta savaştan kaçtık,
canımızı zor kurtardık, böyle şeylerle karşılaşmak bizleri korkuttu. Onlar da
bizi sevsinler demiyoruz ama onlara bir kötülük yapmadık. Bizlere iftira
attılar, dövdüler, bazılarımız kaçtı bu mahalleden. Yaşadıklarımız ve şu an
yaşadığımız hayat çok zor. Devlet bize ‘sizi bu ülkeye aldık gerisini siz
halledin’ diyor. Onlar da artık bizimle uğraşmak istemiyor.
Peki
bundan sonra ne olacak ne düşünüyorsun?
Suriye’deki
savaşın bitmesi ve bizim kendi vatanımıza gitmemiz, en çok istediğimiz bu, her
gün dua ediyoruz. İnanın çok zor, ben işsizim, kimse bize bakmak istemiyor, bir
yere kadar haklılar da. Türkiye’de nasıl kalırız, ancak iş bulup çalışmak ve
para kazanmak lazım, yoksa burada kalmamız çok zor, esnaflık veya geçici iş bu
sorunları çözmez. Burada kötü koşullarda yaşam çok zor, kardeşlerim okula
gitmiyor, kötü bir evde kalıyoruz. İnsanı en çok da bu üzüyor. Suriye’de
hayatımız iyiydi en çok da bunu düşünüyoruz. Dediğim gibi savaş son bulursa
dönmek, yok bitmezse iş bulmak ve çalışmak ikisi de zorunlu gibi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.