Kadının, ailenin ve toplumun sağlık danışmanları olan ebeler, doğum
öncesi ve sonrasında ailelerin yanında olarak onları eğiterek sağlıklı
nesillerin oluşmasına katkı sunarlar.
Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Ebelik Bölümü mezunu olan
ve şu an Özel Sağlık Meslek Lisesinde öğretmenlik yapan Canan Çinkaya ile
ebelik bölümü ve mesleği üzerine konuştuk.
Büşra ÇİNKAYA
Mesleki olarak
ebeliği tarif edebilir misiniz? Ebeler ne tür işler yaparlar?
Ebelerin, bakım
tanı ve tedavi işlemleri eğitim ve danışmanlık konularında birden fazla görev
ve sorumlulukları vardır. Hizmet verdiği kişiler ailenin, toplumun temelini
oluşturan kadınlar ve çocuklardır. Doğumda, doğum öncesi ve sonrası dönemde
etkin rol oynamaktadırlar. Aile planlaması hizmetleri, gebe ve lohusa
takipleri, çocuk ve bebek izlemleri, aşılama ve en önemlisi de doğum gibi
fizyolojik, psikolojik, sosyal yönü olan bir eylemin yürütülmesinden
sorumludurlar.
Ebelik de
hemşirelik de birçok yönden birbirine benzemektedir. Ancak birbirinden farklı
görev ve sorumlulukları, mesleki alanları vardır. Yıllardır birbirlerinin yerine
çalıştırılmaları, yanlış sağlık politikaları yüzünden insanlarımız ebe, hemşire
ayırımını yapamamaktadır.
Eğitimimizde
bizler ağırlıklı olarak kadın ve çocuk sağlığı, doğum derslerini alıyoruz.
Mezuniyet şartı olarak da 40 doğum yaptırmamız gerekiyor. Ebe ve hemşire
ayırımını doğru olarak yapabilmemiz için sağlık politikalarımızın gözden
geçirilmesi gerekiyor.
Dünya ile
kıyasladığımızda bizde ebelik ne durumda?
Gelişmiş
ülkelerdeki ebelikle Türkiye’deki ebeliği karşılaştırırsak ne kadar geride
olduğumuzu anlayabiliriz. Bunun için birkaç örnek vereceğim.
Japonya’da ebe
olabilmek için 4 yıllık hemşirelik eğitiminin ardından 2 yıl daha eğitim almak
gerekiyor. Oradaki ebeler, saygın durumdalar. Kendine ait klinikleri var ve
ultrason da dahil birçok işlem yapabiliyorlar. Birçok ilacı reçete
edebiliyorlar.
Almanya’da ise
aile hekimliğine benzer bir uygulama var. Her mahallede birkaç ebe var.
Kadınlar istedikleri kişileri seçebiliyor. Ebeler, kadınların tüm gebelik
boyunca yapılması gereken rutin izlemleri ultrason ve reçete yazmak da dahil
yapıyor. Doğumları evde yaptırıyor ve lohusalık süresince anneler isterse
yanlarında kalabiliyorlar. Bu örnekler yeterli oldu galiba.
Mesleğin
zorlukları nelerdir?
Doğum gibi sürprizlerle
dolu bir eylemi sürdürmek başlıca bir zorluk. Ancak bizleri yıpratan zorluklar
bunlar değil. Her alanda çalışabilmemize rağmen kadın doğum hastanelerine atama
sayımızın düşük olması, belge ve sertifika almak istediğimizde bunun engellenmesi
bunlar sadece birkaçı.
Ebelik bölümünü
tercih etmenizin özel bir sebebi var mıydı? Bugüne kadar bu karadan pişman
olduğunuz oldu mu?
Ebelik bölümünü
daha önce hiç araştırmamıştım. Hedefim mimar olmaktı. Bizdeki eğitim ve sınav
sistemini düşünürsek istediği alanda okuyan çok az insan var. İstediğim puanı
alamayınca sağlıkla ilgili alanları yazdım, iki yıl boyunca da bölümümü
sevmedim, iki yılın sonlarına doğru bir bebeğin doğum anına şahit oldum. O gün
bütün düşüncelerim bir anda değişiverdi.
Ülkemizde hemen
hemen her bölümün eğitim kısmında bazı eksiklikler var. Sizce üniversitelerde
ebe adaylarına verilen eğitimlerde eksiklikler neler?
Uygulamada yani
stajlarımızda bazı eksikliklerimiz var. Ancak bu üniversitelerden değil hastane
politikalarından kaynaklanıyor. Ebelik öğrencilerinin doğumhaneye girmesini
engelleyerek onlara nasıl bir eğitim verilebilir?
Gelecekte
ebelik bölümünü okuyacak veya yeni başlayacak kişilere ne gibi tavsiyelerde
bulunursunuz?
Mesleğinin
manevi yönünü anlamayan kişiler mesleğinde mutlu olamazlar. Doğum ağrısı çeken
bir kadının dudaklarını ıslatmak, elinden tutup ona güç vermek, hayata yeni
gözlerini açan bir bebeğin ilk nefesine, annelerin sevinç gözyaşlarına şahit
olabilmek…
Bütün bunlardan
kendinize mutluluk çıkarabiliyorsanız doğru mesleği seçmişsiniz demektir. Tek
tavsiyem bu olacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.