Aile içi
boşanmaların, şiddetin arttığı şu günlerde kadın, yalnız başına var olma
mücadelesi veriyor. Onlar, büyük zorluklarla da olsa kendi ayakları üzerinde
durmayı başaran üç kadın. Nene Hatun Kız Öğrenci Yurdunda temizlik görevlisi
olarak çalışan Hacer Yeşil, Hatice Aksoy ve Hilal Durmuş kadınların meslek
sahibi olmasının çok önemli olduğunu belirtiyorlar.
Melike KISA
Erkek şiddeti gören, cinsel istismara uğrayan ve eşinden
boşanan kadın, kendi ayakları üzerinde hayatını devam ettirmeye çalışıyor. Bu
kaderi yaşayan temizlik görevlileri Hacer Yeşil, Hatice Aksoy ve Hilal Durmuş kendi
ayakları üzerinde durmaya çalışan kadınlardan üçü…
Onlar metropol şehirde kadın olmanın zorluklarını
anlatıyorlar.
Hayatta yanlış kararlar vermenin bedelinin çok ağır olduğunu
dile getiren Hacer Yeşil, yaşadıklarını şöyle anlatıyor:
“Eşimle küçük yaşta görücü usulüyle evlendirildim. Yine
küçük yaşta hamile kaldım ve çocuğum ile büyüdüm diyebilirim. Eşim bana sürekli
şiddet uyguluyordu. Dayanamadım ve hukuk mücadelesine giriştim. Boşandım tabi.
Ailemin evine sığınmak zorunda kaldım. Bir gün olsun çocuğunu arayıp sormadı.
Bu çocuğun ihtiyaçları nasıl karşılanıyor demedi.”
“Bırakın çalışmasını, kadın olmak zor”
“Çalışma hayatı zordur, ancak kadın olduğunuz zaman daha da
zordur. Kadın olunca çalıştığınız erkek arkadaşlarınız bile size farklı
bakıyor. Şu anda çalıştığım yerde böyle sıkıntılarım olmuyor. Ancak daha önce çalıştığım
yerlerde erkek arkadaşlarla çok sıkıntı yaşadım. Erkek çalışanlar kadınları
sürekli meta olarak görüyor ve ona göre davranıyor. Bırakın kadının çalışmasını
kadın olmanın kendisi zor. Bu yüzdendir ki kızların eğitim alması, meslek
edinmesi çok önemli.”
İki çocuğu olduktan sonra eşinin kendisini boşadığını ve
çocukların vekaletini almak zorunda kaldığını söyleyen Hatice Aksoy ise şunları
anlatıyor:
“Çocuklarımı tek başına büyüttüm ve evlendirdim. Elli
yaşındayım ve bu yaşıma kadar kendisini hiç görmedim. Ben kendisiyle boşandım,
ancak çocuklarımın günahı neydi ki bir gün arayıp sormadı.”
“Kendimi çaresiz
hissetiğim tek andı”
“Küçükken çocuklara
kaçamak cevaplar verip onları geçiştiriyordum” diyen Aksoy, şöyle devam ediyor:
“Büyüdüklerinde böyle olmadı tabi. Mesela küçükken onlara
komşuların verdiği kıyafetleri giydirirdim. Ama biraz büyüdüklerinde diğer
çocuklar gibi olmak istediler. Onlar gibi giyinmek, onlar gibi harcamak. Oğluma
bir defasında kıyafet giydirirken kızmaya başladı. ‘Ben başkalarının kıyafetlerini
giymek istemiyorum’ dedi. İşte o zaman
bir anne olarak çaresiz olduğumu en derinden hissetiğim andı. Zorluklarla
çocuklarımı büyüttüm. Şimdi çok iyi olmasak bile kendimize yeten ve mutlu bir
aileyiz.”
Eşinden ayrılmış ve 5 yaşında bir çocuğu olan Hilal Durmuş
ise “Sanki utanırcasına benim hikâyem buna benzer” diyor. Çalışma hayatına
girdikten sonra kadınlara nasıl davranıldığını ve yine kadınlara hangi gözle
bakıldığını daha iyi anladığını ifade eden Durmuş, sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Çalışmak bana
kendine güvenmeyi, haklarını aramayı, mücadele etmeyi ve en önemlisi de
zihinlerdeki erkek egemen anlayışın bir an önce yıkılması gerektiğini ifade
ediyor.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.