22 Ocak 2012 Pazar

ADALETİN LGBT’SİZ HALİ

Musa ACAR
Türkiye’de lezbiyen, gay, biseksüel, trans (LGBT) bireylerin insan hakları alanında çalışan LGBT örgütleri, Ayrımcılıkla Mücadele ve Eşitlik Kurulu Kanun Taslağı’na ‘’Cinsel Yönelim ve Cinsiyet Kimliği’’ ibarelerinin eklenmesi ve Türk hukukunda LGBT bireyler aleyhine doğrudan ve dolaylı ayrımcılık yaratan veya ayrımcılık yaratma riski bulunan kanunların düzeltilmesi yönündeki çalışmalarını sürdürüyor.
                                                                                İllüstrasyon: Musa Acar

Kaos GL Eğitim Politikaları ve Örgütlenme Uzmanı Evren Güvensoy, LGBT bireylere yönelik ayrımcılığın ve insan hakları ihlallerinin önlenmesi için LGBT bireylerin temel hak ve özgürlüklerinin anayasal ve yasal güvence altına alınması gerektiğini, bu kapsamda Pembe Hayat ve Siyah Pembe Üçgen Derneklerinin de içinde bulunduğu LGBT örgütleriyle “Bir Daha Asla” projesini geliştirdiklerini bildirdi.
Güvensoy’un verdiği bilgilere göre, söz konusu proje kapsamında Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin konuyla ilgili mevzuatı incelendi ve ”‘Ayrımcılık Yasağı Getirilen Düzenlemeler”, “LGBT Bireylere Yönelik Doğrudan Ayrımcılık Getiren Düzenlemeler”, “LGBT Bireylere Yönelik Dolaylı Ayrımcılık Yaratan ve Ayrımcılık Yaratma Riski Olan Düzenlemeler” başlıklar altında rapor hazırlandı.  
Yürürlükteki yasa konuyla ilgili yasal boşluk içeriyor
Avukat Yasemin Öz tarafından yazılan Yasal Mevzuat ve LBGT Bireyler Raporu’na göre, Anayasa’nın “Kanun Önünde Eşitlik” başlıklı 10. Maddesi, Türk Ceza Kanu’nun “Ayrımcılık” başlıklı 122. Maddesi,  İş kanunu’nun  “Eşit Davranma İlkesi” başlıklı 5. Maddesi çeşitli zeminlerde ayrımcılık yapılamayacağına dair ifadeler içeren “ayrımcılık yasağı getiren düzenlemeler” olarak göze çarpıyor. Ancak ilgili mevzuat örrnekleri, “cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği” ibarelerine vurgu yapmıyor ve dolayısıyla lezbiyen, gay, biseksüel, trans bireylerin karşılaşmakta oldukları ayrımcılıkla ilgili kararlar verme yetkisi mahkemelerin takdirine bırakılmış oluyor.
Yasemin Öz, yasal boşluğun getirdiği mahkemelerin  takdir yetkisi alanının genişletilmesinin, “genel ahlak”a ilişkin düzenlemelerin LGBT bireyler aleyhine yorumlanması sonucunu doğurabileceğini  belirterek şunları söyledi:
“Yasalarda ahlakın somut bir tanımı yapılmamaktadır. LGBT bireylere yönelik ayrımcılığı yasalarda açık bir biçimde engellenmemesi ile ahlakın somut tanımının yasalarda yapılmamış olması bir arada düşünüldüğünde, LGBT bireylerin mahkemeler tarafından toplumsal normlardan ve bakış açısından hareketle ahlaka aykırılık olarak kabul edilmesi tehlikesi doğmaktadır.”
Anket sonuçları olumsuz
Kaos GL Eğitim Politikaları ve Örgütlenme Uzmanı Evren Güvensoy, projeler süresince yapılan anket çalışmaları ve görüşmelerde LGBT bireylerinin sorunlarını ortaya çıkarmaya çalışıldığını belirtti. Güvensoy, anket verilerinin eşcinsel bireylerin sokakta yürürken, alışveriş yaparken, toplu taşıma araçlarını kullanırken, restoranlarda, kafelerde,  okullarda,  iş yerlerinde, askerlik hizmetini yaparken ciddi ayrımcılık yaşadıklarını  ve bundan dolayı rahatsız  olduklarını ortaya koyduğunu söyledi.
LGBT derneklerinin yaptığı ankete göre, son beş yıl içerisinde cinsel yönelim/cinsiyet kimliği nedeniyle ayrımcılığa maruz kalınan yerlerin başında, sokaklar (%10,9) geliyor. Bireyler, ayrımcılığa en az “dini inacının gerekliliklerini yerine getirirken” (%1,1) uğruyor. Ankette dikkat çeken diğer bir nokta ise ayrımcılığa maruz kalınan yerlerden birinin de askerlik hizmeti yapılan yerler (%1,4) olması. Güvensoy,  “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Sağlık Yönetmeliği eşcinselliği  hala psikoseksüel bozukluk olarak tanımlamakta ve eşcinselleri askerlik yapmak için uygun görmemektedir. Eşcinseller bazen onur kırıcı işlemlerden geçirilebiliyor” dedi
“Ayrımcılık nefret suçlarına yol açıyor”
Güvensoy, ayrımcılığın nefret suçuna neden olduğunu belirterek şunları söyledi:
“Ayrımcılığa maruz kalan LGBT bireylerinin bir kısmı yasal düzenlemeler sonucunda, bir kısmı da cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelli ayrımcılığa karşı kullanılabilecek hukuki araçların azlığı ya da yokluğu sebebiyle daha fazla mağdurlaşmaktadırlar, bu konuda üzgünüm çünkü bu ayrımcılık, eşcinsellerin toplumsal yaşama katılımını engellerken, bir yandan da psikolojik ve fiziksel şiddetin seviyesini yükselten nefret suçlarına yol açmaktadır.” 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.