26 Aralık 2011 Pazartesi

Çocukların dilinden “çalışmak”

Bedirhan ÖZYİĞİT

Ankara’da hemen hemen her dükkânda, büfede, kafede, çalışan çocuklarla karşılaşmak mümkün. Kimi çocuğu, elinde saç fırçasıyla kuaförde görürken, kimini de servise çıkmışken görüyorsunuz. Kimisi ise küçücük elleriyle soğukta mızıkasına üflerken çıkıyor karşınıza. Hepsinin de amacı, çalışıp para kazanmak. Onlar eğitim haklarını kullanamayan çocuklar, ama kardeşlerini okutabildikleri için mutlular.
Çalışan çocuklarla Kızılay, Kolej, Sıhhıye, Ulus ve birçok semtte karşılaşmak mümkün. Onlar, geçimlerini sağlamak amacıyla eğitimlerine son vererek çalışma hayatına atılıyorlar. Kolej’de bir erkek kuaföründe çırak olarak çalışan Deniz Yağmur, 16 yaşında olduğunu ve ortaokuldan sonra okula gitmediğini söylüyor. Yağmur, “Derslerim iyi değildi ve okumayı sevmiyordum en kısa yoldan meslek sahibi olmak için ortaokuldan sonra liseye gitmedim” dedi. Erkek kuaförü olmak istediğini belirten kuaför adayı Yağmur, çıraklık okuluna gittiğini söyleyerek ilerde kendi kuaför dükkânını açacağını ifade etti. Üç sene çıraklık eğitimi alacağını anlatan Yağmur, “Askere gidip geldikten sonra, sırada ustalık eğitimimi almak var. Ondan sonra ver elini kuaför dükkânı” diye konuştu.

"Önceden belliydi benim okumayacağım"
Okumak istemediği için ortaokuldan ayrılıp çıraklığı tercih ettiğini ve ailesinin kendisini bu konuda desteklediğini anlatan Yağmur, sözlerine şöyle devam etti:
"Perşembenin geleceği çarşambadan bellidir. Benim okumayacağım önceden belliydi. Derslerim iyi değildi. Ailem benim bu durumumun farkındaydı. Bu yüzden okula devam etmem için beni zorlamadılar. Ben de sevdiğim, yapmaktan zevk aldığım bu mesleği tercih ettim. Okuyan da geziyor, okumayan da, en iyisi en kısa yoldan meslek sahibi olmak dedim ve yola çıktım.”
Günlük işe göre bahşiş aldığını söyleyen Yağmur, günlük kazancının ortalama 20-25 lira arasında değiştiğini anlattı. Yağmur, çalışmaktan keyif aldığını yaptığı işlerdeki çabukluğuyla ve pratikliğiyle de gösterdi.

"Hayat güzel, hayat devam ediyor"
Uğur Özel de 16 yaşında ve okumayı sevmeyen bir çalışan. Özel, paket servise çıkıyor. Lise birinci sınıfa geçtiğinde okulu neden bıraktığını şu sözleriyle dile getiriyor Özel, "Okul hevesim yoktu, o yüzden lise birde okulu bıraktım." Özel'in açık lise okuyarak eğitimini sürdüreceğini öğrenince liseden sonra ne yapmak istediğini soruyoruz. Şöyle yanıt veriyor Özel:
"Şu an ne yapmak istediğimi bilmiyorum ama farklı bir iş koluna yönelebilirim. Hayat güzel ve çalışarak da güzel oluyor hayat. Okulu bıraktığım için bana okula devam et diyenim çok. Ailem bana okula yeniden başla diyor, ama ben açıktan okumayı tercih ettim. Okul olmadan da yaşanıyor ve hayat böyle güzel."
Özel, iki kardeşinin olduğunu ve onları okuttuğunu da anlatıyor. Özel, kardeşlerinin kırtasiye ihtiyaçlarını karşıladığını gururla ifade ediyor.
"Okumayı sevmediğim için tercihim çalışmaktan yana"
Aynı iş yerinde paket servise çıkan bir diğer çalışan da 16 yaşındaki Yasin Kışlalıoğlu. Kışlalıoğlu da iş arkadaşı Uğur Özel gibi okula gitmeyen çalışanlardan. "Okumayı sevmediğim için ortaokuldan sonra liseye başlamadım" diyor Kışlalıoğlu. Çalışmaya ihtiyacı olduğu için değil, okumayı sevmediği için ve para kazanmak istediği için çalışan Kışlalıoğlu’na ailesi okula devam etmesi için ısrar etmiş, ancak onun çalışma isteği bu ısrarlardan üstün gelmiş. Dört kardeş olduklarını ve kardeşlerinden birinin okula gittiğini belirten Kışlalıoğlu da Uğur Özel gibi kardeşinin okul ihtiyaçlarını karşılıyor. Küçük yaşta kardeşinin ihtiyaçlarını karşılamak Kışlalıoğlu'nun da hoşuna gidiyor ve çalışmanın bu güzelliğini gözlerinin içi gülerek anlatıyor. Kardeşini mutlu etmek, Kışlalıoğlu'nu da sevindiriyor. Çalışmak okumaktan daha kolay diyen Kışlalıoğlu, büyüyünce paket servisi işine devam edeceğini söylüyor.

Bir okul sevdalısı
Okuldan ayrıldığı için yaşıtları gibi mutlu olduğunu söyleyemiyor, "iyi ki okumadım" "hayat böyle güzel" diyemiyor Mehmet Söğüt. O, okuyamamanın hüznünü o kadar içten yaşıyor ki "Doktor olmayı çok isterdim,  çok" derkenki hüznü sözlerine yansıyor. Mehmet Söğüt,  Sıhhıye’de bir çayocağında çalışıyor ve 16 yaşında. Altıncı sınıfta babası vefat eden Söğüt, ailesinin maddi durumu iyi olmadığı için çalışma hayatına erkenden atılmak zorunda kalmış. Dört kardeş olduklarını söyleyen Söğüt, "Benden büyük ağabeyim ve ben çalışıyoruz. Diğer erkek kardeşim okula gitmiyor, çalışmıyor da. Sadece kız kardeşim okuyor" dedi. Kız kardeşini okuttuğu için çok mutlu olduğunu anlatan Söğüt, "Babam, vefat etmeden önce kız kardeşimi okutmamızı istedi. Babama söz verdim ve verdiğim sözü yerine getiriyorum. Kardeşimi okuttuğum için, onun ihtiyaçlarını karşılayabildiğim için çok mutluyum. Ben O’na her şeyimi veririm, her şekilde yardımcı olurum” diye konuştu.  
"Okusaydım da adam olsaydım"
Okumayı o kadar çok istiyor ki Söğüt, bu isteğini şu sözleriyle ifade ediyor:
"Keşke okuyabilseydim de adam olsaydım, bir mesleğim olsaydı. Şimdi ben niçin burada olayım ki? Okumak gibisi yok. Okumak, okumak ve yine okumak. Okusaydım bu dünyada her şey benim olacaktı."
"Doktor olmak için hala ümidim var"
Söğüt, arkadaşlarına "ben okuyamadım pişmanım sen oku" çağrısında bulunuyor. Söğüt, Şimdi okula giden ama hevesli olmayan arkadaşlarıma nasihat ettiğini söylüyor. "Ben okuldan ayrılmak zorunda kaldım, aman sakın, siz siz olun okulun kıymetini bilin" diyen Söğüt, açık lise okumayı düşünüyor ve bunu çok istediğini anlatıyor. Söğüt, doktor olmak için "Benim hala ümidim var" diyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.