Ezgi Çisil KABAN
Gri Ankara'nın sıkkın ve mutsuz sakinlerine güzel haberlerimiz var.
Ankara'da yaşamanın zorluklarını biliriz. Zaman zaman “Ankara insanı” diye
küçümsenen, asık suratlı olmamızdan dem vurulan biz neden böyleyiz hakikaten?
Şehrimizin dört bir yanı soğuk devlet binalarıyla kaplı olduğundan mı, memur
çoğunluklu halkımızın ev-iş dışında başka yerde olmayı sevmemesinden mi, yoksa sürekli
bir yerlere yetişme telaşıyla etrafa bakmamamızdan mı? İrice bir kasabadır
aslında burası, bakımı iyi yapılmış bir kasaba. Sokakları denize çıkmaz,
caddelerde turist göremezsiniz. Dışarı çıktığımızda çoğunlukla yapacak bir şey
bulamamaktan dostlarımızla kendimizi çaya, sigaraya veririz, zaten işimiz yoksa
dışarı çıkmayız bile. Ayda yılda bir konsere, tiyatroya gider en sosyal
olanımız.
İşte bu devlet yapıları ve fıskiyeli havuzlarla dolu Ankara'da bazen
güzel şeyler de oluyor. Halkevleri'nin katkısıyla 14 Aralık 2013'te ikincisi
düzenlenecek olan “Sokak Özgürleştirir” sergisi her gün yürüdüğümüz sokakları
renklendirmek, bizi biraz olsun gülümsetmek için yine geliyor. 37 sanatçı ve 3
topluluğun katılacağı sergide eserler, Ankara'nın sokak, işyeri ve binalarını
süsleyecek. Bu sefer adını “Sokak Özgürleştirir Demiştik!” olarak
değiştirmişler, bence başarılı olmuş. Sokak sergisi katılımcılarından, benim de
arkadaşım olan Erin İlkcan Aslan ile düzenlenecek sergi hakkında konuştuk.
Erin, Hacettepe Üniversitesi Resim Bölümü öğrencisi. 23 yaşında olmasına
rağmen yaşının kat kat fazlası kadar üretmiş genç bir sanatçı. Serginin de
gerçekleşeceği Konur Sokak'ta çaylarımızı içerken, Erin'le sergi üzerine sohbet
ettik.
Ankara'da gerçekleşen pek çok sergiden biri olan “Sokak Özgürleştirir
Demiştik” sergisini diğerlerinden ayıran ne olacak?
Sokak Özgürleştirir Demiştik'i farklı kılanın,
sanatı galeriler-koleksiyonerler-küratörler üçgeninden çıkarıp, her kesimden
insanın, isteyerek ya da istemeyerek içinde bulunduğu bir platformda sunmasını
söyleyebilirim.
Peki bu sergi kimlerden oluşur? Mesela ben
“sanatçı” sıfatı taşımasam da fikrimi uygulayıp, insanlara gösterebilir miyim
sergi aracılığıyla?
Aslında söyleyecek herhangi bir şeyi olan ve
bunu, söyleyeceği kişileri ayırt etmeksizin söylemek isteyen herkesin
işlerinden oluşabilir bu sergi. Sokağın canlı olduğunu bilen ve onun hayatta
kalması için kendisinin de orda olduğundan haberi olan herhangi biri bu sergiye
katılabilir. Katılmaya karar verdiğinde haber vermesi yeterli.
İlk sergiden gözlemlediğin kadarıyla böyle afili
işlere uzak olan Ankaralıların tepkisi nasıl sokak sergisine?
Uzunca bir aradan
sonra umut edebilmenin şaşkınlığı diyebilirim. Ankara insanının sürekli olarak
bir beklenti ve acele içinde olduğunu gözlemliyordum sokağa her çıktığımda.
Sanırım bu, şehrin ruhunun insanların üzerine çökmesinden kaynaklıydı. Fakat bu
negatif gibi görülen durum, pozitif geri dönüşleri daha kolay görmeyi sağlıyor.
Tepkiler, özlemle beklediğiniz bir şeyi -ki ne olduğunu bilmeden beklemeye
alıştığınız bir şey bu- birden karşınızda gördüğünüzde hissettiğiniz, şaşkınlık
ve sevinç gibi olabiliyor. Yetişmesi gereken yere hızlı adımlarla yürüyen
birinin göz ucuyla baktıktan sonra yüzünde yakaladığınız minik ve anlık bir
gülümsemeye dönüşebiliyor. Genel olarak insanların özlemle beklediği umut
edebilme ve akışın dışına çıkma hissini okuyorsunuz yüzlerinden. Her gün
kaldırımlarından hızlı adımlarla geçtiğiniz bir sokağın birden bire rengarenk
olduğunu düşünsenize...
Peki sen nasıl bir çalışmayla renklendirmeyi
planlıyorsun sokağımızı?
“Kuşveren Ağacı” ile katılacağım. Onu
tanıtabilmek daha doğrusu yeniden hatırlatabilmek için uğraşacağım. Kuşveren
ağacının ne olduğunu merak edersen eğer; Kuşveren ağacı, her mevsim meyve
verebilen bir ağaç. Bir ağaç düşün ve ağacın üzerinde rengarenk kuşların
olduğunu hayal et. Uzun zaman önce hepimizin o ağacın kendisi olduğumuzu ve
kuşların çoğunu, yerine yerleşmek isteyen gölgeler için göç ettirmek zorunda
kalışımızı hatırla. “Neden sokak?” şimdi biraz daha mantıklı olmaya başlıyor
öyle değil mi?
Son olarak, seni bu serginin dışında tutsam ve sergide “Gidin mutlaka bunu
görün” dediğin bir işi sorsam? Bir nevi ipucu istiyorum yani.
Bir dostumun, aynı zamanda ustam olan bir dostumun, sizi kanatlarınızla
buluşturacağını ve sokağın kocaman kanatlarını göreceğinizi söyleyebilirim.
Boynunuzun biraz ağrıyabilir ama buna kesinlikle değecektir. Ama esas benim de
merak ettiğim iş, Kabahatler Atölyesi'nin şu an Konur Sokak'ın bir ucunda
yüzdürdükleri yelkenlinin yerini neye bırakacağı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.