12 Aralık 2013 Perşembe

Sokak özgürleştirir demiş miydik?

Ezgi Çisil KABAN
           
Gri Ankara'nın sıkkın ve mutsuz sakinlerine güzel haberlerimiz var. Ankara'da yaşamanın zorluklarını biliriz. Zaman zaman “Ankara insanı” diye küçümsenen, asık suratlı olmamızdan dem vurulan biz neden böyleyiz hakikaten? Şehrimizin dört bir yanı soğuk devlet binalarıyla kaplı olduğundan mı, memur çoğunluklu halkımızın ev-iş dışında başka yerde olmayı sevmemesinden mi, yoksa sürekli bir yerlere yetişme telaşıyla etrafa bakmamamızdan mı? İrice bir kasabadır aslında burası, bakımı iyi yapılmış bir kasaba. Sokakları denize çıkmaz, caddelerde turist göremezsiniz. Dışarı çıktığımızda çoğunlukla yapacak bir şey bulamamaktan dostlarımızla kendimizi çaya, sigaraya veririz, zaten işimiz yoksa dışarı çıkmayız bile. Ayda yılda bir konsere, tiyatroya gider en sosyal olanımız.
İşte bu devlet yapıları ve fıskiyeli havuzlarla dolu Ankara'da bazen güzel şeyler de oluyor. Halkevleri'nin katkısıyla 14 Aralık 2013'te ikincisi düzenlenecek olan “Sokak Özgürleştirir” sergisi her gün yürüdüğümüz sokakları renklendirmek, bizi biraz olsun gülümsetmek için yine geliyor. 37 sanatçı ve 3 topluluğun katılacağı sergide eserler, Ankara'nın sokak, işyeri ve binalarını süsleyecek. Bu sefer adını “Sokak Özgürleştirir Demiştik!” olarak değiştirmişler, bence başarılı olmuş. Sokak sergisi katılımcılarından, benim de arkadaşım olan Erin İlkcan Aslan ile düzenlenecek sergi hakkında konuştuk.
Erin, Hacettepe Üniversitesi Resim Bölümü öğrencisi. 23 yaşında olmasına rağmen yaşının kat kat fazlası kadar üretmiş genç bir sanatçı. Serginin de gerçekleşeceği Konur Sokak'ta çaylarımızı içerken, Erin'le sergi üzerine sohbet ettik.



Ankara'da gerçekleşen pek çok sergiden biri olan “Sokak Özgürleştirir Demiştik” sergisini diğerlerinden ayıran ne olacak?
Sokak Özgürleştirir Demiştik'i farklı kılanın, sanatı galeriler-koleksiyonerler-küratörler üçgeninden çıkarıp, her kesimden insanın, isteyerek ya da istemeyerek içinde bulunduğu bir platformda sunmasını söyleyebilirim.

Peki bu sergi kimlerden oluşur? Mesela ben “sanatçı” sıfatı taşımasam da fikrimi uygulayıp, insanlara gösterebilir miyim sergi aracılığıyla?
Aslında söyleyecek herhangi bir şeyi olan ve bunu, söyleyeceği kişileri ayırt etmeksizin söylemek isteyen herkesin işlerinden oluşabilir bu sergi. Sokağın canlı olduğunu bilen ve onun hayatta kalması için kendisinin de orda olduğundan haberi olan herhangi biri bu sergiye katılabilir. Katılmaya karar verdiğinde haber vermesi yeterli.

İlk sergiden gözlemlediğin kadarıyla böyle afili işlere uzak olan Ankaralıların tepkisi nasıl sokak sergisine?
Uzunca bir aradan sonra umut edebilmenin şaşkınlığı diyebilirim. Ankara insanının sürekli olarak bir beklenti ve acele içinde olduğunu gözlemliyordum sokağa her çıktığımda. Sanırım bu, şehrin ruhunun insanların üzerine çökmesinden kaynaklıydı. Fakat bu negatif gibi görülen durum, pozitif geri dönüşleri daha kolay görmeyi sağlıyor. Tepkiler, özlemle beklediğiniz bir şeyi -ki ne olduğunu bilmeden beklemeye alıştığınız bir şey bu- birden karşınızda gördüğünüzde hissettiğiniz, şaşkınlık ve sevinç gibi olabiliyor. Yetişmesi gereken yere hızlı adımlarla yürüyen birinin göz ucuyla baktıktan sonra yüzünde yakaladığınız minik ve anlık bir gülümsemeye dönüşebiliyor. Genel olarak insanların özlemle beklediği umut edebilme ve akışın dışına çıkma hissini okuyorsunuz yüzlerinden. Her gün kaldırımlarından hızlı adımlarla geçtiğiniz bir sokağın birden bire rengarenk olduğunu düşünsenize...

Peki sen nasıl bir çalışmayla renklendirmeyi planlıyorsun sokağımızı?
“Kuşveren Ağacı” ile katılacağım. Onu tanıtabilmek daha doğrusu yeniden hatırlatabilmek için uğraşacağım. Kuşveren ağacının ne olduğunu merak edersen eğer; Kuşveren ağacı, her mevsim meyve verebilen bir ağaç. Bir ağaç düşün ve ağacın üzerinde rengarenk kuşların olduğunu hayal et. Uzun zaman önce hepimizin o ağacın kendisi olduğumuzu ve kuşların çoğunu, yerine yerleşmek isteyen gölgeler için göç ettirmek zorunda kalışımızı hatırla. “Neden sokak?” şimdi biraz daha mantıklı olmaya başlıyor öyle değil mi?  

Son olarak, seni bu serginin dışında tutsam ve sergide “Gidin mutlaka bunu görün” dediğin bir işi sorsam? Bir nevi ipucu istiyorum yani.
Bir dostumun, aynı zamanda ustam olan bir dostumun, sizi kanatlarınızla buluşturacağını ve sokağın kocaman kanatlarını göreceğinizi söyleyebilirim. Boynunuzun biraz ağrıyabilir ama buna kesinlikle değecektir. Ama esas benim de merak ettiğim iş, Kabahatler Atölyesi'nin şu an Konur Sokak'ın bir ucunda yüzdürdükleri yelkenlinin yerini neye bırakacağı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.