Buse TURAN
İletişim Fakültesi Radyo,
Televizyon ve Sinema bölümünden mezun olan ama mesleğini icra edemeyen bir
makyöz Elif Turan. Makyajda dikkat edilmesi gereken noktaları konuştuğumuz
Turan doğallıktan yana...
Radyo Televizyon okudun. Bu alanda
bir çok meslek varken neden makyözlüğü seçtin?
Makyaja olan zaafımı ve yeteneğimi
fark ettim. Bu mesleğe yönelmemdeki en büyük sebep bu. Ayrıca her an farklı bir
yüzle çalışmak, insanların duygularına, heyecanlarına ortak olmak beni her
zaman dinamik tutuyor. Kendimi sürekli yenilemek, hep daha iyisini yapmaya
çalışmak motive olmamı sağlıyor.
İnsanlarla iç içe olmak seni
zorluyor mu?
Bu kişiden kişiye değişiyor.
Çalıştığım insanlarla ve ortamlarla doğru orantılı. Çoğu zaman zorlayabiliyor. Çünkü
hata yapma olasılığın çok az, insanlar seni bu yüzden seçiyor. Ben de bu güveni
boşa çıkarmak istemiyorum. Müşterilerimi mutsuz ve memnuniyetsiz göndermek
istemiyorum. Bu yüzden daha dikkatli olmak zorunda hissediyorum.
Profesyonel bir makyöz olmak için
nasıl bir eğitim aldın?
Bu işi uzun zamandır yapan,
akademik kariyeri olan kişilerden eğitim almayı tercih ettim. Bu seni hem
meslekte bir adım öne götüren şey olmakla birlikte, öğreneceğin daha çok şeyin
olduğunu fark etmeni sağlıyor. Ne yazık ki ülkemizde bu meslekle ilgili bir
sanat okulu yok. Olsaydı kesinlikle giderdim. Maalesef kendi şartlarınla bir
şeyler öğrenmeye çalışıyorsun. Bu da maddi ve manevi anlamda seni yıpratan bir
süreç.
Yaşadığın cografyaya bakarak, bu
alanla ilgili yeteri kadar eğitim imkanı olmadığından bahsediyorsun. Peki
Türkiye'de makyaj sektörü nasıl bir çizgide ilerliyor?
Son yıllarda revaçta olan bir
sektör. Bunun için çok fazla marka ve alternatif var. Mesela şöyle
söyleyebilirim; eskiden kadınlar evlenirken kendi makyajlarını kendileri
yapıyordu. Günümüzde gelin makyajı, özel gün makyajı gibi alanlar sektörel hale
geldi. Gayet de aktif bir rol üstleniyor aslında.
Peki makyaj sektörü kaç dala
ayrıldı kendi içerisinde?
Sinema, televizyon, reklam, klip,
dergi, kapak çekimleri, gelin ve özel gün makyajları, sahne makyajı gibi bir
sürü alana dağılmış durumda.
Bu alanlar içinde en fazla
profesyonellik gerektiren dal hangisi?
Tabii ki televizyon ve sinema
makyajları daha zordur. Başta bir ekiple çalışmanın, zaman kısıtlılığının ve
teknik açıdan kamera, ışık gibi materyallerin yarattığı dezavantajlar var. Yani
şunu demek istiyorum ki, bir özel gün makyajı yaptıktan sonra olduğu gibi
''Hadi güle güle! '' demezsin ve çekim sürecince bu işin takibini yaparsın.
Peki plastik makyajın bu alanlar
içerisinde yeri nedir?
Plastik makyaj, istenilen ve
gereksinim duyulan her alanda kullanılabilir. Atıyorum bir korku filmi çekerken
ya da bir parti açılışında uygulanabilir. Bu tamamen talebe yönelik bir şey. Ama
plastik makyaj,günümüzde kamera ve fotoğraf çekimlerinde kullanılmaktadır.
Günlük hayatta makyajın çok
kullanılmasını nasıl yorumluyorsun?
Ben günlük hayatta doğallığımızı
hiç bir zaman kaybetmememiz gerektiğini düşünüyorum, her şeyin fazlası ve
kalıplaşması beni irite eden bir durum. Sonuç olarak ben şuna inanıyorum, çok
aşırı yapılan makyaj yüzün karakteristik vurgusunu gölgeler.
Suratın karakteristik özelliği
kaybolurken, ortaya çıkan yeni ifade kötü bir görüntüye mi sebep olur?
Kimine
göre evet, kimine göre hayır. Bence her bireyin karakteristik bir anatomisi
vardır ve bunları değiştirmek bana göre bir şey değil. Kişinin kusurları,
sevmediği izleri kapatılabilir. Fakat onu farklı kılan özelliklerin kapatılması
taraftarı değilim. Çünkü her yüzün kusurlarıyla güzel olduğunu düşünüyorum. Kemerli
bir burun varsa bu makyajla düzeltilemez. Kapatmaya çalışmak daha da
çirkinleştirir. Bu yüzden herkese yakışan dozda makyajın yapılması
taraftarıyım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.