30 Aralık 2013 Pazartesi

Abartılı değil dozunda makyaj

Buse TURAN

İletişim Fakültesi Radyo, Televizyon ve Sinema bölümünden mezun olan ama mesleğini icra edemeyen bir makyöz Elif Turan. Makyajda dikkat edilmesi gereken noktaları konuştuğumuz Turan doğallıktan yana...



Radyo Televizyon okudun. Bu alanda bir çok meslek varken neden makyözlüğü seçtin?
Makyaja olan zaafımı ve yeteneğimi fark ettim. Bu mesleğe yönelmemdeki en büyük sebep bu. Ayrıca her an farklı bir yüzle çalışmak, insanların duygularına, heyecanlarına ortak olmak beni her zaman dinamik tutuyor. Kendimi sürekli yenilemek, hep daha iyisini yapmaya çalışmak motive olmamı sağlıyor.

İnsanlarla iç içe olmak seni zorluyor mu?
Bu kişiden kişiye değişiyor. Çalıştığım insanlarla ve ortamlarla doğru orantılı. Çoğu zaman zorlayabiliyor. Çünkü hata yapma olasılığın çok az, insanlar seni bu yüzden seçiyor. Ben de bu güveni boşa çıkarmak istemiyorum. Müşterilerimi mutsuz ve memnuniyetsiz göndermek istemiyorum. Bu yüzden daha dikkatli olmak zorunda hissediyorum.

Profesyonel bir makyöz olmak için nasıl bir eğitim aldın?
Bu işi uzun zamandır yapan, akademik kariyeri olan kişilerden eğitim almayı tercih ettim. Bu seni hem meslekte bir adım öne götüren şey olmakla birlikte, öğreneceğin daha çok şeyin olduğunu fark etmeni sağlıyor. Ne yazık ki ülkemizde bu meslekle ilgili bir sanat okulu yok. Olsaydı kesinlikle giderdim. Maalesef kendi şartlarınla bir şeyler öğrenmeye çalışıyorsun. Bu da maddi ve manevi anlamda seni yıpratan bir süreç.

Yaşadığın cografyaya bakarak, bu alanla ilgili yeteri kadar eğitim imkanı olmadığından bahsediyorsun. Peki Türkiye'de makyaj sektörü nasıl bir çizgide ilerliyor?
Son yıllarda revaçta olan bir sektör. Bunun için çok fazla marka ve alternatif var. Mesela şöyle söyleyebilirim; eskiden kadınlar evlenirken kendi makyajlarını kendileri yapıyordu. Günümüzde gelin makyajı, özel gün makyajı gibi alanlar sektörel hale geldi. Gayet de aktif bir rol üstleniyor aslında.

Peki makyaj sektörü kaç dala ayrıldı kendi içerisinde?
Sinema, televizyon, reklam, klip, dergi, kapak çekimleri, gelin ve özel gün makyajları, sahne makyajı gibi bir sürü alana dağılmış durumda.


Bu alanlar içinde en fazla profesyonellik gerektiren dal hangisi?
Tabii ki televizyon ve sinema makyajları daha zordur. Başta bir ekiple çalışmanın, zaman kısıtlılığının ve teknik açıdan kamera, ışık gibi materyallerin yarattığı dezavantajlar var. Yani şunu demek istiyorum ki, bir özel gün makyajı yaptıktan sonra olduğu gibi ''Hadi güle güle! '' demezsin ve çekim sürecince bu işin takibini yaparsın.

Peki plastik makyajın bu alanlar içerisinde yeri nedir?
Plastik makyaj, istenilen ve gereksinim duyulan her alanda kullanılabilir. Atıyorum bir korku filmi çekerken ya da bir parti açılışında uygulanabilir. Bu tamamen talebe yönelik bir şey. Ama plastik makyaj,günümüzde kamera ve fotoğraf çekimlerinde kullanılmaktadır.

Günlük hayatta makyajın çok kullanılmasını nasıl yorumluyorsun?
Ben günlük hayatta doğallığımızı hiç bir zaman kaybetmememiz gerektiğini düşünüyorum, her şeyin fazlası ve kalıplaşması beni irite eden bir durum. Sonuç olarak ben şuna inanıyorum, çok aşırı yapılan makyaj yüzün karakteristik vurgusunu gölgeler.

Suratın karakteristik özelliği kaybolurken, ortaya çıkan yeni ifade kötü bir görüntüye mi sebep olur?
Kimine göre evet, kimine göre hayır. Bence her bireyin karakteristik bir anatomisi vardır ve bunları değiştirmek bana göre bir şey değil. Kişinin kusurları, sevmediği izleri kapatılabilir. Fakat onu farklı kılan özelliklerin kapatılması taraftarı değilim. Çünkü her yüzün kusurlarıyla güzel olduğunu düşünüyorum. Kemerli bir burun varsa bu makyajla düzeltilemez. Kapatmaya çalışmak daha da çirkinleştirir. Bu yüzden herkese yakışan dozda makyajın yapılması taraftarıyım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.